Aşk – ihanet – aldatma – sahte senet – kanser – dağılan huzur
Hayat inişli çıkışlıdır. Çok güzel günleri olduğu gibi, karardıkça karardığı günler de olur.
Zehra Gülpınar 20’li yaşlarında mutlu bir evlilik yaptı. Eşi Nurdoğan Gülpınar ile kederde sevinçte baş başa vererek yaşamı sırtladılar. Nurdoğan gençlik yıllarını su tesisatçısının yanında çırak olarak geçirmiş, evlendikten sonra kiralık bir dükkan tutmuş tesisat ustası olarak çalışmaya başlamıştı.
Gelirleri anca geçime yeten ailenin mutlu bir yuvası vardı. Birinci çocuktan sonra hayat pahalılığı ve geçim zorluğu Zehra’yı da çalışmaya zorlamıştı. Yarım kalan okulunu tamamlayan Zehra bir yakının aracılığı ile özel sektörde işe girdi. Tekstil işlerinde Zehra da kazanıyor, eve çift maaş giriyor ellerin biraz rahatlamıştı.
Günler hızla akıyor, 2. çocuk dünyaya geldi. Derken 3. Çocuk. Yıllar yılları kovaladı 15-20 yıl geçiverdi evliliğin üstünden.
Zaman her şeyi yıpratıyordu.
Zehra’nın Nurdoğan ile evliliği de monotonlaşmış, yaşamın ağır yükü yer yer sert tartışmalara sahne oluyordu.
Çocukların hatırına bastırılan duygular bir bir zihin altında depolanıyor, yer yer küçük sebeplerden kavga ile alevleniyordu.
Aynı evde yaşasalar da ilk günlerin tatlı işveleri neredeyse bitmiş, herkes bir köşede gündelik hayatını tatsız tuzsuz sürüyordu.
Çocuklar büyümüş, hepsi kendini idare edebilir yaşa gelmiş anne babayla da yemek dışında işleri kalmamıştı.
Nurdoğan karısına ilgi duymuyor, hoşuna gidecek sözler iltifatlar etmiyordu. Zehra da aynı duygularla eşine duygusuz huysuz davranıyor hayat böyle akıp gidiyordu.
Doğa boşluk kabul etmiyor, her eksiklik bir yerden doluyor…
Zehra, gel zaman git zaman eve gelirken işe giderken evlerinin yakınında bulunan ucuzcu binbir çeşit mağazasına uğruyor bozuk paralarla bir şeyler alıp geçiyordu.
Mağazaya hangi periyotta uğradığını kendisi de bilmiyor, yaşamın akışına girip çıkıyor takı toka alıyor, süs malzemelerine bakıyor, asılı bulunan aynalarda kıyafetini, yüzünü, gözünü süzüyordu.
Her alışverişten sonra ödeme yaparken mağaza sahibi Atabey ile de iki çift laf ediveriyordu.
Mağazanın raf aralarında Zehra’nın aynaya baktığını gören Atabey, önünde bulunan kameradan Zehra her geldiğinde onu izliyor, aynanın önünde bir süre zaman geçirmesi dikkatinden kaçmamıştı. Zehra’nın sık görünür olması Atabeyin uzun zamandır ilgisini çekiyordu.
Niyetini belli etmek isteyen Atabey, ödeme yaparken konuşmaları 2-3 cümle daha uzatıyor, daha güler yüzlü ve sevgi ile bakıyor, konuşurken güzel kelimeler seçiyor, tatlı bir ses tonu ile konuşuyordu. Atabeyin tarz ve tavrı Zehra’nın dikkatinden kaçmıyor oda içten içe ilgi duyuyordu.
Mağazaya girişi yaşamın akışından çıkıyor daha istekli gidip gelme duygusu hissediyordu Zehra.
Atabey Zehra’yı kameradan izliyor, hangi ürünlere baktığını takip ediyor, neye ilgisinin olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Bir gün alış veriş ödemesi yaparken alınan ürünlerin yanında küçük ama kıymetli bir ürün koydu poşete. Zehra evde ürünleri açtığında gördü ki günlerdir baktığı ama alamadığı kıymetli bir şeydi. Ona kavuşunca çok heyecanlandı mutlu oldu.
Ertesi gün mağazaya gitti ve daha içten güler yüzle işveli bir şekilde Atabey’e teşekkür etti. Neden böyle yaptın vs. derken birbirlerine açılmışlardı artık.
Kalp hızlı ısındı. Birbirlerinin telefonlarını kaydettiler. Mesajlaşma süreci başladı.
Mağaza, evinin yakınında yol üzerinde olduğu için gir çık dikkat çekmiyor. Kocası Nurdoğan da işe gittiğinden uzun süre gelemiyordu.
Zehra iIe Atabeyin aşkı çok hızlı ilerledi. İkisi de evliydi ama kalpleri pır pır atıyordu. 45’li yaşları aşıyorlar, yaşlarına aldırmadan genç delikanlı gibi duygular hissediyorlardı. Belki bastırılmış duygular acısını çıkartıyordu. Derken aşk ilişkiye evrildi. Uzun süre gizli saklı buluştular. Kadın daha mutlu heyecanlı bir dönem yaşıyor bu heyecanını kocasına da yansıtıyordu.
Nurdoğan, karısındaki değişime anlam veremiyordu. Kadın zamanlı zamansız gülüyor, ölçülü ölçüsüz espiri yapıyor, bağırarak şarkı söylüyor, aşk şarkıları mırıldanarak yemek pişiriyordu.
Nurdoğan olandan bitenden haberi yok karısının neşesinin kaynağından habersizce ortamın pozitif havasına ayak uydurmaya çalışıyordu.
Zehra, hatalı bir iş yaptığından yer yer çok pişman oluyor ama yıllardır ilgisiz kalmanın acısını çıkarırcasına duygunun coşkusunu yaşıyor aşkın türbülansından da çıkamıyordu.
Zamanla ilişkiye alıştılar yaşam bu şekilde akıyordu.
Ekonomik işbirliği – entrikalar
Atabey Zehra’nın becerilerini taktir ediyor, kendisine ait özel iş yapabileceğini, daha iyi para kazanabileceğini düşünüyordu.
Zehra ile bir araya geldiklerinde dertleşiyorlar beraber proje yapıyorlardı. Zehra’nın neyi var neyi yok öğrenmişti Atabey.
Teklif
Atabey bir gün güzel bir teklifle geldi Zehra’ya. Sana dükkandan kar payı vereyim. Altınlarını bana getir, ilave mallar alayım, kardan sana da vereyim dedi. Zehra’ya mantıklı gelen düşünce ile heyecanlandı, daha fazla parası olacaktı. Zehra kocasından gizli gizli 150 gram birikmiş bilezik takı ne varsa tereddüt yaşamadan Atabey’e teslim etti. Atabeyi kocasından daha çok seviyor, daha çok güveniyordu.
Atabey altınları bozdurdu dükkanına yeni mallar aldı. Aylık düzenli yarım maaş kadar para veriyordu Zehra’ya. Zehra ilave parayı kendine harcıyor, cebi parasız kalmıyor, bolluk yaşıyordu.
Koca Nurdoğan Dükkan alacak
Zamanla kocası Nurdoğan dükkan almak istediği düşüncesini açtı yemek yerken. Kira ödemekten bıkmış, kira yerine kredi öderim dedi. Kendi arsasını satacak biraz kredi çekecek ve eşinin altınlarını da eklerse dükkanı alabilecekti. Evde bu düşüncesini konuşuyor Altınlardan bahsediyordu.
Altından her bahsedildikçe Zehra sıkışıyor, altınları nasıl geri alabileceğini düşünüyordu. Altınları vereli 1,5 yılı geçmiş her ay düzenli para almıştı Atabeyden.
Zehra, kocasının dükkan almak istediğini, altınları da hesapladığını eve geri götürmesi gerektiğini söyledi Atabeye. Altınları verdiğimi duyarsa işlerin kötüye gideceğini her şeyin duyulacağından bahsetti Atabaye. Atabey’den altınları geri istemeye başladı. Birkaç defa istemesine rağmen Atabey geri ödeme konusunda oralı olmuyordu.
Zehra Dükkanda parası olduğu için dükkanı benimsemiş, gelir gideri hakkında da bilgisi oluyordu.
Atabey ile Zehra arasında geçen 3 yıllık sürede bazı evrak işlerini beraber halletmişler birçok evraka beraber imza atmışlardı.
Kocası Nurdoğan dükkan için para toparlamaya çalışıyor, bu arada altınlar kaç para tutar diye hesap yapıyordu.
Sert sözler gerilimli günler
Zehra sıkışıyor bir an önce altınları alıp eve yerine koymak istiyordu. Mağazaya her geliş gidişte altınları istiyor, altınları alamadıkça geriliyor, eski tatlı sözlerin yerini kızgınlık ve sert sözler almaya başlamıştı.
Gerilimli tartışmalı günlerin ardından Atabey’de sertleşti. Ben sana her ay ödeme yaptım. Altın vs. alacağın kalmadı. Üstüne bana daha da borçlusun dedi.
Neye uğradığını şaşıran Zehra’nın üstüne kara bulutlar çöküyordu.
Eski fıkır fıkır günlerden eser kalmamış. Neşeli havası gitmiş sohbet edecek takati bile kalmıyordu.
Kocası her dükkan konusu açtığında Zehra, ekonomik kriz olduğundan, kredi çekmenin riskli olacağından, arsanın dahada pirim yapacağından vs. bahsederek Nurdoğan’ın dükkan alma fikrini ertelemeye çalışıyordu.
Atabey ile sert kavga ettiklerinden artık dükkana uğramıyor, altınları yerine başka türlü nasıl koyabileceği düşüncesi ile kafası kazan gibi kaynıyordu.
Bu durumu Nurdoğan ve çocukları fark etseler de anneden ser ve sır çıkmıyordu.
Borç Senedi ve Resmi Tebliğat
Bir gün kapıya icra müdürlüğünden tebliğat geldi. Yarım A4 kağıdına bilgisayarla yazılmış borç senedi.
Detaylar
Borçlusu : ….. Zehra Gülpınar
Alacaklısı :….. Atabey Türkdönmez
Miktar :…. (200 gr altın değerinde) Türk lirası.
Zehra senedi ve alacaklı isminde Atabey’i görünce şok geçirdi. İhanete bakar mısınız. Hem bedenine sahip olmuş, hem altınları gitmiş, üstüne üstlük borç senedi ve icra.. Kaynar su döküldü başından. Nasıl bir belanın içindeydi.
Olacak ya, tebliğat yapıldığında Zehra evde yalnızdı. Kendisi aldı tebligatı. Kimse duymamıştı olayı.
Zehra, kendisini prenses hissettiği dönemlerde dükkan işlerinde ilgili iken imzalanan kağıtların arasında boş bir kağıda da imza atmışmış meğer. Atabey bu kağıdı saklamış. Altınları vermediği gibi Zehra’ya imzalattığı kağıdın üstünü senet olarak doldurmuş ve icraya vermişti.
Mağaza yerine adliye koridorları karanlık günler
Zehra mağaza yerine artık adliye koridorlarında icra mahkemelerinde zaman geçiriyor çare arıyordu.
Evdeki suskunluğu, eşinin yanında yatarken gece karanlığında ürpererek uyanması, zamanlı zamansız soğuk soğuk terlemeler vs. gözden kaçmıyordu.
Kocası, ne oluyor. Senin halin nedir. Dr. ye götüreyim dese de Zehra, adliye, avukat, bilirkişi oradan oraya mekik dokuyor, çıkış yolu arıyordu.
İtirazlar etti. Bilirkişi incelemesi yapıldı. İmza Zehra’ya ait çıkıyordu. Borcu ödemenin dışında çare yoktu.
Zehra altınları kaybettiği gibi bir o kadar da senet ile borç yükü altına girmişti.
Kocaya İtiraf
Zehra uyuyamıyor evin içinde sabahlara kadar dolanıyordu.
Bu durum kocasını da çok rahatsız ediyor ama gündelik işlerde çok yorulduğundan uyuyup kalıyordu Nurdoğan.
Adli süreçler iyice ayyuka çıkınca iyice çaresizleşen Zehra, kocasına açılmaya karar verdi. Ne de olsa 27 yıllık kocasıydı. Sevinçte kederde beraber olmaya söz vermişlerdi.
Ayın çıkmadığı gecelerin zifiri karanlık olduğu bir gecede, çocuklar uykudayken erken uyuyan Nurdoğanı uykusundan uyandırdı Zehra.
Ben öleceğim bana yardım et Nurdoğan diye başladı söze. Başından geçenleri bir bir anlattı. Zehra, olan bitenleri, başa gelen belaları bir bir anlattıkça gece saatinde sadece yıldızlar ışık verebiliyor hiç bir şey umut vermiyordu Nurdoğan için.
Olan bitenleri dinledikçe yutkundu Nurdoğan. Dinledi dinledi dinledi… Karısının başından neler geçmiş neler… Ohoo..
O işe gittiğini geldiğini, 50 sine dayanmış 3 çocuklu kadının ne yaşayabileceğini, hiç aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Zehra açıldıkça açıldı. Atabey ile aşk yaşadıklarını. Beraber olduklarından da bahsetti ürkek ve korkak bir ses tonuyla. Nurdoğan bu bölümü de duyunca hiç kımıldayamadı. Hiç konuşmadı. Donmuş gibi kalp atışından kanlanmış gözleriyle kırpmadan bakıyordu karısına.
Zehra ağlıyor. Pişmanlığını dile getiriyor. Hata ettim diyor. Bana bağır beni döv diye yalvarıyordu.
Nurdoğan, bağırsa küfretse, hatta dövse rahatlayacaktı Zehra.
Nurdoğan hiç hareket etmiyor, bir kelime dahi konuşmuyordu.
Uzunca sessizlik içinde oturdular.
Tamam mı diyebildi Nurdoğan. Tamam dedi Zehra.
“Çocukların başında dur, sen annesin dedi” ve bir daha Zehra ile konuşmadı.
Adliye işleri bir taraftan ilerlerken. Yaşamda sessizlik içinde ilerliyordu.
Nurdoğan’ın artan bir parası yoktu. Evi ancak çeviriyordu. Çocuklarının düzenini düşündü. Sustu. Kızı aracılığı ile karısının borcu ile de ilgileniyor ama konuşmuyordu artık.
Doktordan Kötü Haber
Aradan 12-14 ay geçmişti. Nurdoğan’ın boğazı düğümleniyor öksürüyordu. Bir gün lavaboda sert sert öksürdü. Ağızından doluca balgam geldi. Ne görsün balgam sırf kan. Ağzından kan geliyordu Nurdoğan’ın. Hastaneye kaldırdılar. Teşhis konuldu. Sonuç KANSER. Nurdoğan suskun gezerken derdini içine ata ata kanser olmuştu.
Giden paralara mı yansın. İhanete mi yansın. Sadakatsizliğe mi yansın. Yokluğa fakirliğe mi yansın.
Uzmandan Çözüm Umudu
Zehra mahkeme işleriyle uğraşırken kendisine aittir diye gelen bilirkişi raporlarına itiraz ediyor, böyle bir senet imzalamadığını borcunun olmadığını söylüyor ve ısrarla itiraz ediyordu.
Bir imza uzmanına uzlaştı ve senedi inceletti. Uzman yaptığı inceleme sonucunda başka amaçla atılmış imzanın amacı dışında kullanılarak senet olarak tanzim edildiğini, borç ilişkisini içerir belge olmadığını tespit etti. Bu doğrultuda rapor verdi. Mahkeme, uzmanın görüşünü başka bir uzman heyetine sorarak teyit ettirdi. 3 lü heyetten de benzer görüş gelince senedin amaç dışı yazıldığı kanaatine varan mahkeme Zehra’nın üzerindeki borç yükünü kaldırdı.
Bu arada çalkantılı olayların etkisi ile Atabey dükkanını başka şehre taşımak zorunda kaldı.
Borç düştü ama zedelenen evlilik, yaşamları bozulan çocuklar, çocukların gözünde itibarı sıfırlanan anne, kanser olan koca….
Son yorumlar