Almancı, Türkiye’ye gönderilen paralar, Sahte imzalar, sahte senetler, bozulan aralar.
Almancı, Türkiye’ye gönderilen paralar, Sahte imzalar, sahte senetler, bozulan aralar…
Yaşamın gençlik yıllarında iş bulmak, daha iyi hayat sürmek amacıyla arayışlar sürerken hayat insanı oradan oraya savurur.
60’lı 70’li yıllarda Almanya’ya – Avusturya’ya gitme furyası vardı.
Kardeşlerin biri Almanya, biri büyük şehirlere, diğerleri köyde olacak şekilde dağılmış halde işlerinin peşinde hayatlarını kuruyorlardı.
Ertuğrul Bey’de eline bavulunu alıp yollara düşenlerden birisiydi. Almanya’da amcaoğlunun yanına ulaşacak, fabrikada iş bulacak, mark kazanacak, köyüne zengin olarak dönecekti.
Uzun yolculuklar, geride kalanlar, vatandan kopuş, karmaşık duygular…
Ertuğrul Bey Almanya’da bir fabrikada iş buldu. Avrupa parası kazanmaya başladı. Hayaline kavuşmuş, fakirlikten kurtulmuştu.
Yıllar hızlıca aktı. Bir yaz tatile geldiğinde düğününü yaptı. Evlendi döndü Almanya’ya.
Evini yuvasını kurdu. Evlenince daha tutumlu oldu. Para arttırmaya başladı. Almancı olmuştu. Kıyafetleri değişti. Arabası oldu. Memlekettekilere göre Avrupalıydı. Havalıydı. Siyah güneş gözlüğü takıyor, zengin görünüyordu.
Kayın biraderi Zafer Beyle araları çok iyiydi. Yıllardır tanışıyormuş gibi birbirlerini seviyorlardı. O yıllarda mektuplaşıyorlar, imkan dahilinde telefonla konuşuyorlar, hasret gideriyorlardı.
Gurbete gidenler genç yaşta gittiklerinden aile sıcaklığını, Anadolu’nun samimiyetini, memleket özlemini hep yüreklerinden güzel bir sandukçada taşırlar. Özlem duyduklarında o sandukçayı açarlar memleket kokusunu hisseder, hayallerinde geçmiş güzellikleri canlandırır özlem giderirler.
Memleketten kim varsa onu katıksız severler, masumca duygularla hayalinde sarmaş dolaş olurlar.
Bu saf ve samimi duygularla artan paraları kayın biraderine göndermeye başlar Ertuğrul Bey. Memlekette kendi adına biriktirmesini, uygun yatırımlık bir yer denkgelirse almasını, yıllar sonra gurbetten dönerse yerleşecek bir yerlerinin olmasını ister.
Paralar geldikçe kayın birader Zafer Bey, paraları titizlikle korur. Bir kuruşuna dahi özel işlerinde kullanmaz. Sadakatle eniştesinin isteklerini yerine getirir.
Her ay olmasa da 2 ayda bir, 3 ayda bir para göndermeye devam eder Ertuğrul Bey. Zafer Bey paralar biriktikçe uygun bulursa arsa alır, zaman sonra küçükte olsa bir dükkan, bir daire alır.
Ertuğrul Bey ile Zafer Bey kardeşten öte birbirlerini sevmektedirler.
Bu arada Zafer Beyde evlenmiştir. Her iki ailenin bir oğlan bir kızı dünyaya gelmiştir.
Hayat devam ederken çocuklar büyümektedir.
Birbirine karşı güven duygusunda hiç şüphe olmadığından Almanya’dan vekalet gönderme vs. işleri ile uğraşmak istemedi Ertuğrul Bey. Kardeşi gibi güvendiği Zafer Beye, alınan malları, arsa ev vs. kendi üstüne yapmasını, kendisi dönünce üzerine devredebileceğini söyledi.
Öyle de yaptılar. Avrupa parası olduğu için enflasyon yıllarından Türkiye’de çok değerliydi. Az miktar alman markı ile Türkiye’de araba, ev, arsa, tarla alınabiliyordu.
Niyette değişim
Zafer Bey günden güne bir şeyler aldıkça çevreden de fark edildi. Alımların kaynağını her ne kadar eniştesinin parası olduğunu söylese de, zamanla övgüyü kendi üstüne çekmeye başladı. Başarılı olmanın hazzı başkaydı. Kendisi çalışarak alıyormuş gibi ifadeler çıkmaya başladı Zafer Beyin ağzından.
Enişte uzakta, başka ülkede olduğundan alınan tarlaları Zafer Bey ekip biçiyor, dükkan alındıysa mal sahibi edasıyla kiraya veriyor, kiraya zam yapıyor, kirayı kendi alıyor vs. Bu para hareketliliği Zafer Beyin elini bollaştırıyor, kazancından daha fazla refah ve lüks yaşamaya başlamıştı.
Bu hareketliliği bolluğu konforu eşinde de kanıksanıyordu. Eniştenin mallarını kendi mallarıymış gibi tasarruf ediyorlar, konforu yaşıyorlar, çevreye de hissettiriyorlardı. Zafer Bey’in eşinin takıp takıştırarak gezmeleri çevre kadınların gözünden kaçmıyordu.
Yakınların Uyarısı
Ertuğrul Beye aile yakınları nazikçe uyarılarda bulundular. “Mallarını üzerine al. İhmal etme. İlerde sorun olur.” Vs. deseler de, “bizim aile içinde böyle sorun olmaz, biz Zafer Beyle kardeş gibiyiz” diyordu Ertuğrul Bey.
Yıllar yılı kovaladı. Ertuğrul Bey Zafer Beye malların devir konularını açtığında Zafer Bey, “hallederiz bizden sorun olmaz” diyerek yaz tatil süresinde bir adım atmıyordu.
Gelecek yaz yine benzeri durumlar. Bazı hamleler yapıyor gibi olsa da 3 haftalık tatil süresi yetmiyordu bir türlü.
Zafer Bey; “Acelen ne? Sen bana güvenmiyor musun? Kaçıyor muyuz?” diyerek tadında sert çıkmaya da başlamıştı. Estağfirullahlar vsler. derken tatil bitiyor Almanya’ya dönmek zorunda kalıyordu Ertuğrul Bey.
Zaman geçtikçe endişesi artmaya başladı Ertuğrul Beyin.
Bir mektup yazdı Zafer Beye.
Bu yaz geldiğinde bütün malları devretmesi gerektiğini, bunu uzatmanın ailesine zarar vereceğini, eşi ile tartıştıklarından söz ediyordu.
Zafer Bey kasabada yaşıyor, bağ bahçe işlerinin yanında şehir merkezine gidiyor, bir şeyler al-sat yapıyordu. Eşi Zafer Beyin işlerini takip edemiyordu.
Zafer Beyin eşi malların kendilerine ait olduğunu düşünüyordu. Eşi, kazanıyoruz alıyoruz, başarılı iş adamıyım havasında konuşuyordu çünkü.
Derken temmuz ay geldi. Ertuğrul Bey Zafer Beyi şehrin kenarında bir kafeye götürdü. Devir işlemleri için konuşmaya başladı. Zafer Bey tamam tamam dese de gönülsüz duruşu Ertuğrul Beyi daha da endişelendiriyordu.
Bu gün yarın derken bir hafta daha geçivermişti.,
Bir tarla, bir berber dükkanı, 2+1 daire, bir kooperatif hissesi, bir de köy kasabada kullanılmak üzere pickap tarzı araba idi devredilmesi gereken.
Bir sabah bir hamle geldi Zafer Beyden. Dedi ki eniştesine. Şimdi tapu vs. uğraşmayalım. Ben sana malın değeri kadar senet vereyim. İşi halletmezsek icraya verirsin. İçin rahat olsun dedi.
Tama dedi Ertuğrul Bey. Beraberce senet hazırladılar.
Alıcı Ertuğrul Kılcı, borçlu Zafer Kılınç, Ödeme günü 1 yıl sonraki 1 temmuz, miktar …… Tl (total miktar hesaplandı yazıldı)
Senedi imzaladı Zafer Bey ve eniştesine verdi. Enişte Ertuğrul Bey, bir evrak almış olmanın rahatlığı ile tatilinin kalan kısmını daha iyi geçirebilmek için akdeniz kıyılarına, sahillere gitti. Huzurlu – endişeli duygularla tatilini bitirdi ve döndü gurbete.
Aylar hızlı hızlı geçti ve temmuz ayı gelivermişti.
Senedin ödeme günü geldi.
Kayınçosu Zafer Beye, “malları devredelim ve senedini vereyim” dedi.
Zafer Bey oralı değildi.
Yaklaşmıyordu eli, ayağı gitmiyordu devir işlerine,
Konuşurken; “o malları alırken senin paran yetmedi. Yarıda fazlasını ben kendi paramdan koydum” dedi. Vee ağzından baklayı çıkartıverdi.
Niyeti netleşmeye başlamıştı.
“Ben sana malları devredemem. Ben sana gönderdiğin parayı ödeyeceğim bana bir yıl daha süre ver dedi.
Ertuğrul Bey şaşkındı. Aralarından su sızmayan arkadaşı, dostu, kayın biraderi neden böyle davranıyordu. Neden bu kadar ters dönmüştü. Ne demek malları ben aldım. Senin paranı ödeyeceğim de ne demek. Yepyeni bir durum var ortada. İtiraz etti olmaz dedi sesini yükseltti, tartıştılar.
Zafer Bey gururuna yenik düşüyordu. Zenginlik gelişimini kendi kazanıyor gibi anlatmıştı çevresine. Eşi çocukları da babalarını başarılı buluyordu. Eniştenin gönderdiği paralar gizli tutuluyordu. Eğer devir gerçekleşirse ve duyulursa Zafer Beyin aslında para kazanmadığı, eniştesinin parasını yediği ortaya çıkacak itibarı zedelenecekti.
En kolay yol inkar etmek seçeneği kalıyordu.
Ertuğrul Bey ne dediyse, olumlu adım atmıyordu Zafer Bey. Gerginlik ve kızgınlıklarla ayrıldılar.
Her iki aile karşı karşıya kaldı. Soğuk davranışlar. Konuşmamalar geriden geriye konuşmalar.
Ertuğrul Bey genç yaşta çok samimi duygularla ayrıldığı, neredeyse her gününü memleketindeki her şeye, herkese özlemle yıllarını geçirdiği, yakınlarından asla ihtimal vermediği bir ihanetle karşı karşıya kalıyordu.
Bir yıl daha geçti temmuz ayı tatile geldiğinde alacağını istedi kayın biraderinden.
Kayın birader Zafer bey, bir level daha yükselterek kendisinin borcunun olmadığını, malları kendi kazancıyla aldığını, isterse senedi icraya verebileceğini söyledi ve kalktı uzaklaştı.
Neye uğradığını şaşıran Ertuğrul Bey ilk mesai saati soluğu icra müdürlüğünde aldı. Senedi tahsil edebilmek için resmi süreci başlattı.
Tebligatlar vs. Zafer Bey tebligat gelince gününde icra müdürlüğüne itirazda bulundu.
İmzanın kendisine ait olmadığını, senette adı yazılı alacaklıya borcunun olmadığını, senedin sahte düzenlediğini beyan eden itiraz dilekçesi sundu.
İmza incelemesi yapılmak üzere adli bilimler, belge inceleme uzmanına gönderildi dosya.
İmza, Zafer Beyin eli ürünü değildir şeklinde bilirkişi raporu geldi.
Başından kaynar su döküldü Ertuğrul Beyin. Nasıl olurdu. Gözünün önünde imzalamıştı senedi Zafer Bey.
Nasıl olurda eli ürünü çıkmazdı.
Zafer Bey, adliyede imza örneği verirken başka imza atmıştı. Adli makamların topladığı resmi evraklar üzerindeki imzalar da uyuşmuyordu.
Bu sefer Zafer Bey; hakkında sahte imza ile senet düzenlendiği, sahte yolla mallarına çökülmek isteniyor iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. Eniştesi Ertuğrul Beyi şikayet etti.
Ertuğrul Bey, malından parasından olduğu gibi ayrıca sahte kıymetli evrak düzenlemekten de hakkında ceza davası açıldı. Haklılığını ispat edemezse hapis yatma tehlikesi vardı.
Ne kadar itiraz etse de hukuken lehine ilerlemiyordu mahkeme. Gözünün önünde atılan imza ile başına neler geldi.
Büyük hafakanlar… Büyük hayal kırıklıkları… Yılların emekleri… Vefasızlıklar…
Çözüm Arayışı
Arayışa girdi Ertuğrul Bey. Senedin görseli ve dosyadaki Zafer Beye ait imzası olan belgelerin görselini alarak uzman uzman dolaşmaya başladı. Bulduğu belge inceleme uzmanına inceletti senedi. Olumlu görüş alamıyordu. İmza Zafer Beyin eli ürünü değildi. İmza sahteydi.
Gözü önünde atılan imza nasıl sahte olurdu. Anlam vermek imkansızdı.
Umut ışığı
Daha sonra eriştiği bir uzman, beraber çalışabileceğini, Zafer Beyin daha eski dönemlerde daha farklı imza atmış olabileceğini öne sürdü. Yeniden daha önce atılmış imza örneği bulma arayışı başladı.
Zafer Beyin yıllar önce taksicilik yaptığını hatırladılar. O yıllara ait imza olmalı diye düşündüler.
Avukat aracılığı ile taksiciler şoförler odasına müracaat ettiler. Orada bir evrakta Zafer Beyin imzasına ulaştılar.
Zafer Bey, borç senedine, yıllar önce kullandığı imzasını atmış, incelemek üzere mukayese için ise değiştirdiği yeni imzasını vermişti.
İmza uzmanı hoca, eski imza ile senetteki imzayı eşleştirdi. Birebir uyuşuyordu. İnceleme derinleştirildi. Aslında Zafer Beyin yeni imzasındaki detay karakteristik yapılanmalar önceki imzadan değişime uğramış unsurlar vardı. Uzman her iki imza arasındaki karakteristik refleks bağları da irdeledi. Bir rapora yazdı. Mahkeme dosyasına sunuldu.
Ertuğrul Bey için umut ışığı doğmuştu.
Yargı makamı, uzman görüşünü inceledi, bir önceki bilirkişi raporundan farklı görüşte görüş bildirmişti. Çelişkiyi gidermek üzere adli tıp kurumuna gönderdi dosyayı. Adli Tıp Kurumu da taksiciler şoförler odasında bulunan belgeyi değerlendirerek ve uzman görüşündeki inceleme ve değerlendirmelere atıf yaparak senette atılı borçlu imzasının Zafer Beyin eli ürünü olduğuna karar verdi.
Mahkemenin görüşü tersine döndü. Ertuğrul Bey adına açılan sahtecilik davası düştü. Zafer Beyin borçlu olduğu ortaya çıktı.
Zafer Bey davaları geri çekmek karşılığında aldığı malları devretmek istediğini ve uzlaşmak istediğini söyledi.
Ertuğrul Bey mallarını üzerine aldı
Ancak arkada kavga etmiş kardeş, enişte kayınço, birbirine küs kuzenler, birbirine girmiş aile bıraktılar.
Güven – yazışma- tedbir- dikkat – itimat
imza inceleme , imza incelemesi, senet inceleme, çek inceleme
Son yorumlar